Tunahan GÜDER (Sivas,2022)
Zaman zaman hayatın olanca koşuşturmasının içinde önce zamanı durdurup sakinleşmek sonra da bir adım geri çekilerek bu tabloyu dışarıdan gözlemlemek gerekir. Çünkü insan bu koşuşturmanın içerisinde sanki bir Matrix’de gibidir. Yaşadım sanırsın fakat görüp hissettiklerin hakikat görünümlü yanılsamalardan daha fazlası değildir.
Bu bağlamda yaptığım gözlemlerden bir tanesi, tüm canlılar için önemli bir olgu olan başarıdır. Başarı dediğimizde her ne kadar akla ilk gelen şey sınavlardan yüksek almak, iyi bir işe girmek, yüksek maaşlı ve saygın bir işe sahip olmak olsa da aslında insan için önemli dönüm noktalarından olan evlilik, çoluk çocuk sahibi olma veya daha idealistler için dünyayı değiştirebilmek de temelinde başarıyı barındıran şeylerdir. Burada benim anlam veremediğim nokta ise şurası: Başarının tüm canlılar için önemli olması gayet normal fakat en azından insanlar başarısızlığa üvey evlat muamelesi yapmasa ve belki masumane bir ırkçılığa karışmasa.
Roma’nın bir günde kurulmadığını da unutmamak gerekir. Dolayısıyla bizi en çok yetiştirecek şey başarılarımızdan ziyade başarısızlıklarımızdır. Çünkü bir şeyi başardığımızda ya gerçekten o işi yapabilmişizdir ya da şansımız yaver gitmiştir ama başarısızlık böyle değildir. İllaki yanlış giden bir şeyler vardır. Böyle bir durumda tercih etmemiz gereken iki seçenek vardır: Karalar bağlayıp üzülmek ya da başarısızlığı bir fırsat olarak görmek.
Antik dönemden günümüze kadar gelinen süreçte insanlık tarihine adını yazdıran nice insanların hayatlarındaki başarısızlıklardan ve olumsuzluklardan ilham alarak önemli işlere imza attığını görürüz. Peki biz, bugün bir ülkenin bile ulusal bir gün olarak kutladığı başarısızlığı kötü günümüzde bize yardımcı olacak dost olarak görebilecek miyiz? Başarısızlıklarımızdan ötürü kendimize kızmak yerine kendimizle barışık olabilecek miyiz? Ya da bugüne kadar olduğu gibi gerekirse sahte başarılar elde edebilmek adına sahip olmamız gereken prensiplerimizi dahi çiğnemeye devam mı edeceğiz?
Tefekkür ve teslimiyetle kalmanız dileğiyle…